Sosyal Medya

Güncel

Amedspor’a kıymayın efendiler! - İlhami Işık

1995 yılında Güney Afrika’da yapılacak olan dünya ‘rugby’ (ragbi) şampiyonası öncesi Nelson Mandela, sporun ulusal birliğin inşasında, başka ve daha doğru bir deyimle sporun bir ulusun, ulusal birliğinin ‘’demokratik yeniden inşasında’’ nasıl hayati önemde rol oynadığını fark ettiğinde, olabilecek bütün büyük siyasi riskleri göze alarak; o dönemde ırkçı beyazların adeta sembolü olan Rugby takımı Springbok’un Güney Afrika’da düzenlenecek Dünya Rugby kupasında ülkeyi temsil etmesi kararını alır.



Hikaye uzun, dileyen 2009 yılında Invictus (Yenilmez) adıyla vizyona giren, Clint Eastwood’un yönettiÄŸi ve Matt Damon ile Morgan Freeman’ın baÅŸrollerinde oynadıkları bu harika filmi izleyerek hikayenin bütününe vakıf olabilir. Tavsiye ederim. Ä°nsanlar sosyal varlıklardır. Ä°nsanların sosyalitesine saygı göstermeden onlara ulaÅŸmanın, onları etkilemenin ve hatta onlarla birlikte ortak bir yaÅŸam ve barış inÅŸa etmenin baÅŸka yolu yok gibidir. Güney Afrika’daki barış  ve çözüm arayışlarında Mandela’nın ragby üzerinden, siyah ve beyazlarla kuruduÄŸu iliÅŸki, iç barışın saÄŸlanmasında kilit bir rol oynadı.

Nelson Mandela, siyahların, ölesiye nefret ettikleri takım olan Springbok’u sahiplenir. Öyle ki bir televizyon programında bir sunucu Mandela’ya bütün ömrü boyunca Springbok’a karşı olduÄŸunu hatırlatıp, şöyle der: “Siz bir zamanlar her maçta rakip kim olursa olsun, Springbok’u deÄŸil onun rakiplerini desteklerdiniz’’. Mandela; ‘’Evet, doÄŸrudur. O zamanlar böyle hisseder ve Springbok’un rakiplerini desteklerdim. Ama ÅŸimdi devir deÄŸiÅŸti ve ben de fikrimi deÄŸiÅŸtirdim’’.

Herkes gibi Mandela’nın kızı da bu karara karşı tavır alır. ‘’Baba’’ der “Springbok takımının, sen hapisteyken gelip evimizi basan, bizi evden atan o beyaz polislerden hiç farkları yok..”. Mandela “Sen beni dinlemiyorsun bile kızım” der “Basit intikam duyguları için ulusun birliÄŸini tehlikeye atıyorsun; eÄŸer bugün Springbok takımını kapatırsak o ırkçı beyazlardan ne farkımız kalır. Beyazların bize iliÅŸkin korkularını körüklemiÅŸ olmaz mıyız? Oysa barışı ve birliÄŸi inÅŸa etmeye ihtiyacımız var.  BaÅŸka türlü birleÅŸik bir ulus olamayız..”

Bütün bunları sırf gevezelik olsun diye anlatmıyorum. Bir derdim var. Yukarıda kısaca özetlediÄŸim bir hikayenin hepimiz için ilham verici olması gerektiÄŸini düşünüyorum. Pazar günü Amedspor Ä°stanbul’da Pendik deplasmanındaydı. Ä°l güvenlik kurulunun kararıyla  Amedspor taraftarlarına maçı izleme yasağı getirilmiÅŸti. Ama buna raÄŸmen binlerce Amedspor taraftarı Pendikspor stadyumuna akın etmiÅŸti. Stada alınmayan taraftarlar tel örgülerin gerisinde takımlarını desteklemeye çalışıyorlardı. Maçı Pendikspor 3-0 kazandı ve kıyamet kopmadı. Amedspor taraftarları hiçbir taÅŸkınlık yapmadan evlerine geri döndüler.

Geçen seneden bu yana Amedspor’a uygulanan taraftar yasağı bu yıl da devam ediyor. Bu çok anlamsız uygulama kime ve neye hizmet ediyor bilmiyorum. Ama bildiÄŸim bir ÅŸey var; bu yasak Kürt ve Türklerin birliÄŸine hizmet etmiyor. EÄŸer kimi kuÅŸkular varsa, pekala bu kuÅŸkular güvenlik tedbirleri mislice artırılarak aşılabilir. Yasak ayrıştırır, ötekileÅŸtirir. Öyle de oluyor.

Irkçı tezahüratlarla karşılanan Amedspor oyuncu kadrosunun neredeyse yarısı Türk Kökenli: Kazım Sarı (Balıkesir), Koray Åžanlı (Mersin), Kamil İçer (Antakya), Ercüment Balıkçı (Ankara), Åževket Güngör (KemalpaÅŸa), Emre Pınar (Hollanda), Ahmet Güven (Samsun), OÄŸuz Çetinkaya (Ä°stanbul), Sertaç Eren (Erzurum), Abdullah Bal (Ä°stanbul), Hakan AteÅŸ (Manisa), Levent TaÅŸkın (Ankara). Ayıptır, yazıktır, günahtır. Futbol profesyonel bir oyun; yani ekmek parası, yani bir meslek. Bu durumu aÄŸzı salyalı holiganların ırkçı keyfine kurban etmeyelim.

Amedspor’un yeterince derdi var zaten; atanan kayyum, ekonomik desteÄŸini sürdürecek mi bu henüz belli deÄŸil. Oyuncuların dünya kadar birikmiÅŸ alacakları var. TFF’nin içinde kimi odaklar hiçbir hukuk, etik ve ahlakla açıklanmayacak kimi tasarruflarla Amedspor’a çelme takmaya devam ediyorlar. Bütün bu yanlış ve haksız uygulamalara son verme zamanı gelmedi mi?

Bazen kimi ÅŸeylere tanık olunca “Bu kadarı da olmaz” diyorum ve ÅŸaÅŸkınlık ile öfke arası bir çizgide, kim, nasıl, neden ve hangi akla hizmet böylesi kararlar alır ve uygular diye uzun uzun düşünüyorum. Ä°nsan olarak herkesten, her durumu idrak etmelerini elbette beklemiyorum ama asgari düzeyde kimi hassas konularda herkesten azıcık özen beklemek, hem hakkımız hem de normal insani sorumluluÄŸumuzdur diye düşünüyorum. 

STAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.